AYASOFYA MÜZESİ

VENUE

Fatih/İstanbul

TIME

Start: 9:00 am

End: 17:00 pm

Doğu Roma (Bizans) imparatoru Iustinianos’un iradesi ile, beş yıl gibi çok kısa bir süre içersinde inşa edildikten sonra 27 Aralık 537 günü kutsanarak açılışı yapılan Hagia Sophia Kilisesi, 2003 yılının 27 Aralık’ında 1466. yaşını tamamladı. “Kutsal Bilgelik”e ithaf edilen bu kilise, 916 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu’nun prestij yapısı ve Ortodoks dünyasının merkezi olmuş, kısaca “Büyük Kilise” (Megale Ekklesia) olarak anılmış; 481 yıl boyunca İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu’nun gözbebeği, sultanların “Büyük Cami”si (Cami-i Kebir) olarak kullanılmış; ve 69 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli ‘müze-yapı’sı olarak dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin hayranlığını kazanmaya devam etmektedir. Ayasofya, her dönemde bu kenti ziyaret edenleri en fazla etkileyen şey olmuş insanları adeta büyülemiş, gerek Bizans döneminde, gerekse Türk döneminde benzer biçimde efsanelere konu olmuştur.

Ayasofya, her şeyden önce boyutlarıyla ve mimari kuruluşuyla etkileyicidir. Gerçi Bizans’ın erken devirlerinde kapladığı alan bakımından Ayasofya’dan büyük bazilikal planlı kiliseler vardır, ancak bunlar üç nefe bölünmüş uzun bir salona benzerler; o günün dünyasında hiçbir bazilika Ayasofya’nın kubbesinin boyutunda bir kubbe ile örtülü değildi ve böylesine bütünlüklü bir iç mekâna sahip değildi. Daha büyük bir kubbe ise Roma kentinde, Pantheon’da vardı ama silindir biçimli çok kalın bir duvara oturan kubbe, sadece ‘büyüktü. Ayasofya’nın dört büyük paye ile taşınan kubbesi, Pantheon’un kubbesinden daha küçük olsa da, yarım kubbeler, tonozlar ve kemerlerden oluşan sofistike bir sistem ile çok daha geniş bir alanı örtmekte, çok daha etkileyici bir iç mekân yaratmaktadır. Sürekli taşıyıcı olarak beden duvarına oturan bir kubbeyle karşılaştırıldığında da, yalnızca dört tek taşıyıcıya oturan bu boyutta bir kubbe, tasarım, teknik ve estetik anlamda bir devrim niteliğindedir. Ayasofya’da bir bazilika, kubbe ile örtülmüştür. Bu yeni bir düşünce değildir; Ayasofya’nın çağdaşı olan kubbeli bazilikalar Bizans dünyasında vardır ama bunlar boyut, teknik ve yarattıkları etki bakımından Ayasofya ile kıyaslanamaz. Kubbeli bazilikaların en büyük ve etkili olanlarından biri olan İstanbul Saraçhane’deki Polyeuktos Kilisesi’nde kubbe, doğrudan büyük bir bazilikanın ortasına oturtulmuştur ve iç mekânın üçte birini örtmektedir. Bu yapının, üzerine kubbe konulmuş bir bazilika olduğu hissedilir, çünkü kubbe iç mekânın tamamına egemen değildir. Ayasofya’nın kubbesi, orta nefin yarısını örtüyorsa da, iki yarım kubbe ile öyle bir tamamlanmıştır ki, yapının içine girildiğinde bütün iç mekâna egemen olan bir kubbe algılanır. Bazilika ise tamamen ‘gizlenmiştir. Bu dahice mimari tasarım, yapıyı eşsiz ve etkileyici kılan unsurdur. “Gökyüzünde asılıymış gibi duran” kubbeden akan ışık selinin bütün duvarları kaplayan mozaik üzerindeki ışık oyunları, olağanüstü mimari kuruluş ile birlikte etkileyici bir atmosfer yaratmaktadır. Ayasofya’nın ziyaretçilerinde iz bırakan, efsaneleşen yanı, tek kubbenin altında bütünleşen, entellektüel bir mimari zekâ ile kurgulanmış çok geniş bir iç mekân ve onun büyüleyici atmosferi olmuştur.

AYASOFYA MÜZESİ – Otelimize 10 dakikalık yürüyüş mesafesindedir